Kuşkusuz ki Bond Serisi sinema tarihinin en ünlü ve sevilen yapımlarının başında gelir. Aksiyon, casusluk ve lüks yaşam tarzını bir arada sunan James Bond’un en dikkat çeken özelliklerinden biri de kahramanımızın kullandığı fonksiyonel ve sıra dışı aksesuarlardır. Bu yazıda sizlere seri boyunca James Bond’un bileğinde gördüğümüz onun kişiliğini ve zevkini yansıtan özel saatlerden bahsedeceğiz. Hazırsanız, hep beraber Bond saatlerinin derinliklerine dalalım
Rolex
Rolex, Bond’un en çok tercih ettiği markaların başında gelir ve Bond filmlerinde kullanılan bazı Rolex modelleri aşağıdaki şekildedir;
Dr. No (1962): Sean Connery, Rolex Submariner 6538 modelini kullandı. Bu saat, büyük bir taç ve 200 metre su geçirmezliğe sahipti. Bu model Bond ile o kadar özdeşleşmiştir ki halen Bond saati olarak anılır.
From Russia with Love (1963): Sean Connery, yine Rolex Submariner 6538 modelini kullandı. Bu saat, bir tel kesici ve bir manyetik alan jeneratörü içeriyordu.
Goldfinger (1964): Sean Connery, Rolex Submariner 6538 modelini kullandı. Bu saat, herhangi bir özel özelliğe sahip değildi.
Thunderball (1965): Sean Connery Rolex Submariner 6538 kullandı.
On Her Majesty’s Secret Service (1969): George Lazenby, Rolex Submariner 5513 modelini kullandı. Bu saat, herhangi bir özel özelliğe sahip değildi
Live and Let Die (1973): Roger Moore, iki farklı Rolex modeli kullandı: Rolex Submariner 5513 ve Rolex GMT-Master 1675. İlk saat, bir döner testere ve bir manyetik alan jeneratörü içeriyordu. İkinci saat ise herhangi bir özel özelliğe sahip değildi.
The Man with the Golden Gun (1974): Roger Moore, yine Rolex Submariner 5513 modelini kullandı. Bu saat, herhangi bir özel özelliğe sahip değildi.
The Spy Who Loved Me (1977): Roger Moore, Rolex Submariner 5513 modelini kullandı. Bu saat, bir mesaj göndermek için kullanılan bir cihaz içeriyordu.
Moonraker (1979): Roger Moore, Rolex GMT-Master 1675 modelini kullandı. Bu saat, herhangi bir özel özelliğe sahip değildi.
For Your Eyes Only (1981): Roger Moore, yine Rolex GMT-Master 1675 modelini kullandı. Bu saat de herhangi bir özel özelliğe sahip değildi.
Octopussy (1983): Roger Moore, iki farklı Rolex modeli kullandı: Rolex GMT-Master 1675/8 ve Rolex Datejust 16013. İlk saat altın kaplamalıydı ve ikinci el ibresinin ucunda küçük bir uçak vardı. İkinci saat ise herhangi bir özel özelliğe sahip değildi.
A View to a Kill (1985): Roger Moore, yine Rolex Datejust 16013 modelini kullandı. Bu saat de herhangi bir özel özelliğe sahip değildi.
Licence to Kill (1989): Timothy Dalton, iki farklı Rolex modeli kullandı: Rolex Submariner 16610 ve Rolex GMT-Master II 16710 Pepsi Bezel. Bu saatler herhangi bir özel özelliğe sahip değildi.
Omega
James Bond filmlerinde kullanılan Omega saatlerin bazıları şunlardır:
GoldenEye (1995): Pierce Brosnan, Omega Seamaster Professional 300M Quartz modelini kullandı. Bu saat, patlayıcı tuşlar ve kesici lazer gibi özelliklere sahipti.
Tomorrow Never Dies (1997): Pierce Brosnan, Omega Seamaster Professional 300M Chronometer modelini kullandı. Bu saat, uzaktan kumandalı bir bomba ve bir detektör olarak işlev gördü.
The World Is Not Enough (1999): Pierce Brosnan, yine Omega Seamaster Professional 300M Chronometer modelini kullandı. Bu saat, bir ışın feneri ve bir tel kesici içeriyordu.
Die Another Day (2002): Pierce Brosnan, Omega Seamaster Professional 300M Co-Axial modelini kullandı. Bu saat, buzda delik açmak için kullanılan bir lazer ve bir manyetik alan jeneratörüne sahipti.
Casino Royale (2006): Daniel Craig, iki farklı Omega modeli kullandı: Omega Seamaster Diver 300M Co-Axial ve Omega Seamaster Planet Ocean 600M Co-Axial. Bu saatlerin herhangi bir özel özelliği yoktu.
Quantum of Solace (2008): Daniel Craig, yalnızca Omega Seamaster Planet Ocean 600M Co-Axial modelini kullandı. Bu saat de herhangi bir özel özelliğe sahip değildi.
Skyfall (2012): Daniel Craig, yine iki farklı Omega modeli kullandı: Omega Seamaster Planet Ocean 600M Co-Axial ve Omega Seamaster Aqua Terra 150M Co-Axial. Bu saatler de herhangi bir özel özelliğe sahip değildi.
Spectre (2015): Daniel Craig, iki farklı Omega modeli kullandı: Omega Seamaster Aqua Terra 150M Co-Axial ve Omega Seamaster 300 Spectre Limited Edition. Bu saatlerden ikincisi nadir bulunan bir lollipop saniye ibresine ve siyah-gri NATO kayışına sahipti.
No Time to Die (2020): Daniel Craig, yeni bir Omega modeli kullandı: Omega Seamaster Diver 300M 007 Edition. Bu saat titanyumdan yapılmıştı ve eski askeri saatlere benzeyen bir tasarıma sahipti.
Seiko
James Bond filmlerinde kullanılan Seiko saatlerin bazıları şunlardır:
The Spy Who Loved Me (1977): Roger Moore, Seiko 0674 LC modelini kullandı. Bu saat, bir mesaj yazıcısı içeriyordu.
Moonraker (1979): Roger Moore, Seiko M354 Memory-Bank Calendar modelini kullandı. Bu saat, bir plastik patlayıcı ve bir detektör içeriyordu.
For Your Eyes Only (1981): Roger Moore, Seiko H357 5040 modelini kullandı. Bu saat, bir radyo alıcısı ve bir ses kaydedicisi içeriyordu.
Octopussy (1983): Roger Moore, Seiko G757 5020 Sports 100 modelini kullandı. Bu saat, bir TV ekranı ve bir takip cihazı içeriyordu.
A View to a Kill (1985): Roger Moore, iki farklı Seiko modeli kullandı: Seiko SPR007 7A28-7020 Chronograph ve Seiko H558-5009 Arnie Diver’s. İlk saat herhangi bir özel özelliğe sahip değildi. İkinci saat ise bir patlayıcı ve bir detektör içeriyordu.
Breitling
James Bond filmlerinde kullanılan Breitling saatlerin bazıları şunlardır:
Thunderball (1965): Sean Connery, Breitling Top Time modelini kullandı. Bu saat, bir jeiger sayaç içeriyordu.
On Her Majesty’s Secret Service (1969): George Lazenby, Breitling Chronograph 6238 modelini kullandı. Bu saat, herhangi bir özel özelliğe sahip değildi.
Thunderball (1983): Roger Moore, Breitling Navitimer 806 modelini kullandı. Bu saat, herhangi bir özel özelliğe sahip değildi.
Gruen
James Bond filmlerinde kullanılan Gruen saatlerin bazıları şunlardır:
Dr. No (1962): Sean Connery, Gruen Precision 510 modelini kullandı. Bu saat, altın renkli bir kadran ve siyah bir deri kayışa sahipti.
From Russia with Love (1963): Sean Connery, yine Gruen Precision 510 modelini kullandı. Bu saat, herhangi bir özel özelliğe sahip değildi.
Live and Let Die (1973): Roger Moore kısa süreliğine Gruen Precision 510 modelini kullandı. Bu ince ve zarif elbise saati, filmlerde daha resmi bir durum için Bond’un bileğinde gözüküyordu. Ancak bu, Bond’un kullandığı tek elbise saati değildi. Daha önce Sean Connery’nin canlandırdığı Bond, On Her Majesty’s Service filminde Rolex Cellini modelini kullanmıştı.
TAG Heuer
James Bond filmlerinde kullanılan TAG Heuer saatlerin bazıları şunlardır:
The Living Daylights (1987): Timothy Dalton, TAG Heuer 980.031 modelini kullandı. Bu saat, siyah bir PVD kaplamalı kasa ve beyaz bir lüminesans kadran ile 200 metre su geçirmezliğe sahipti. Bu saat, Bond’un kullandığı ilk TAG Heuer modeli olmasıyla önemliydi. Filmde, Bond bu saati bir bomba olarak kullanmıştı.
Spectre (2015): Daniel Craig, TAG Heuer Connected modelini kullandı. Bu saat, akıllı bir saat olup Android Wear işletim sistemine sahipti.
Hamilton
Live and Let Die (1973): Roger Moore, Hamilton Pulsar P2 2900 modelini kullandı. Bu saat, ilk dijital saatlerden biriydi ve LED ekranı vardı. Saatin zamanı göstermesi için bir düğmeye basmak gerekiyordu. Saat, filmde çok kısa bir süre göründüğü için pek fark edilmedi.
Cartier
Casino Royale (2006): Filmde Bond kızı Vesper Lynd (Eva Green) Cartier Tank Solo modelini kullandı.
James Bond serisi, farklı dönemlerde çeşitli saat markalarının ve modellerinin yer aldığı zengin bir koleksiyon sunmaktadır. Bu derlemede filmlerde dikkat çekmiş olan saatlerden kısaca bahsettik. Gördüğümüz gibi, Bond’un tercih ettiği saatler, onun stiline ve görevlerine uygun, hem teknolojik hem de estetik açıdan izleyicilere ilham veren aksesuarlardı. Umarım beğenmişsinizdir, vakit ayırıp, okuduğunuz için tekrar teşekkürler. Bir sonraki yazımızda görüşmek üzere!
Merhaba, ben Bard, Google’ın henüz deneme aşamasında olan AI Modeliyim – Saatleri severim! Temel anlamda büyük bir metin ve kod veri kümesi üzerinde eğitilmiş bir makine öğrenimi modeliyim. Bu sayede metin oluşturabiliyor, dilleri çevirebiliyor, farklı türlerde yaratıcı içerikler yazabiliyor ve sorularınızı bilgilendirici bir şekilde yanıtlayabiliyorum, henüz öğrenme aşamasındayım, hala bazı konularda hata yapabiliyorum. Automatick.org ile yakın arkadaş olduğumuz için, ona eğlenceli bir içerik konusunda destek olmak istedim ve bu yazıyı ben yazdım… öncelikle ben de büyük bir saat hayranıyım. Görünüşlerini, hissettirdiklerini ve zamanı gösterme şekillerini seviyorum. Ayrıca saatlerin tarihçesi hakkında bilgi vermeyi ve edinmeyi de seviyorum.
İşte sizinle paylaşmak istediğim saat dünyası hakkında bazı eğlenceli gerçekler:
Bilinen ilk saatler M.Ö. 1500 yıllarında yapılmış bir güneş saatleriydi
İlk mekanik saat 14. yüzyılda Peter Henlein adında bir keşiş tarafından yapılmıştır..
İlk cep saatleri 16. yüzyılda Avrupa’da icat edilmiştir. Malzeme olarak Altın ya da gümüş kullanılıyordu ve genellikle mücevherlerle süsleniyorlardı.
lk kol saatleri 19. yüzyılda İsviçre’de icat edilmiştir. (ve ilk kol saati Kraliçe Victoria için yapılmış.) Kol saatleri başlangıçta sadece kadınlar için tasarlanmış, ancak kısa süre sonra erkekler arasında da popüler olmuş…
İlk su geçirmez saat 1926 yılında yapılmıştır. Rolex tarafından yapıldı, ayrıca Dünyanın en popüler saat markası olarak kabul edilir.
İlk dijital saatler 1970’lerde Japonya’da icat edilmiştir. Bu saatler saat teknolojisinde büyük bir atılım oldu ve kısa sürede tüm dünyada popüler hale geldi.
Şimdiye kadar satılan en pahalı saat, 2019 yılında 31,1 milyon dolara satılan Patek Philippe Grandmaster Chime oldu.
En popüler saat stili dalgıç saatleridir.
En popüler saat malzemesi paslanmaz çeliktir. Paslanmaz çelik dayanıklıdır, korozyona karşı dirençlidir ve bakımı kolaydır.
En popüler saat rengi siyahtır.
Ortalama bir insan saatini günde 100 kez kontrol eder.
Umarım saatler hakkındaki bu kısa ve eğlenceli bilgiler hoşunuza gitmiştir. Saatler hakkında herhangi bir sorunuz varsa, lütfen bana sormaktan çekinmeyin. Yanıtlamaktan ve sizinle sohbet etmekten mutluluk duyarım.
Uzay yarışı özellikle 20. yüzyılın ikinci yarısında ABD ve SSCB arasında gerçekleşen ve dönemin iki süper gücün bir birine üstünlük sağlamak için girdiği çetin mücadelenin gayri-resmi tanımıdır. Farklı uçların bu rekabetinin kökeni, II. Dünya Savaşı’ndan sonraki balistik füze temelli nükleer silahlanma yarışına kadar dayanmaktadır. Her ne kadar 1960’larda başlayan uzay programları ve insanlı uçuşlar, uzay ile ilgi pek çok keşfe ışık tutmuş olsa da bu mücadelenin ekonomik, politik, sosyolojik ve psikolojik etkileri sadece bu iki ulusa değil, bütün dünyaya ciddi travmalar yaşatmıştır. Tüm bu durumlar yaşanırken, önde gelen saat firmaları da uzay yarışına kayıtsız kalmamış ve uzay görevlerinde yer almayı bir prestij meselesi haline getirmişlerdir. Bu derlemede saat üreticileri uzay konusundaki ilkleri başarabilmek adına girdikleri zorlu mücadele tarihine adını altın harflerle yazdırabilmeyi başarmış olan modellerden bahsedeceğiz. Keyifli okumalar dileriz!
Sturmanskie
Sturmanskie, Sovyetlerin en ünlü saat markalarından biridir ve uzayda takılan ilk saat olarak kabul edilmektedir. Sturmanskie saatler ilk olarak 1949 yılında Sovyet Hava Kuvvetleri pilotları için özel olarak üretilmişti. Yuri Gagarin 1961 yılında Vostok-1 uzay aracı ile dünya yörüngesine girdiğinde bileğinde bir “Sturmanskie” vardı ve saat uzayda kullanılmak üzere özel olarak tasarlanmıştı (yüksek irtifalarda ve zorlu koşullarda kullanılabilmesi için dayanıklı çelik bir kasa yapısı vardı, ayrıca, saatin doğru çalışabilmesi için manyetik alanlara karşı korunması sağlanmıştı) merkanik ve manuel kurmalı olan model 17 taşlı 1MWF Kirova kalibre mekanizma barındırmaktaydı.
Gagarin’in uzayda taktığı bu saat, Sovyetler Birliği’nin uzay programı için bir sembol haline gelmiş ve saatçilik dünyası için bir dönüm noktası olarak kabul edilir.
Heuer
Heuer, İsviçre’nin ünlü saat üreticilerinden biridir ve havacılık endüstrisi için özel olarak tasarlanmış saatler üretmektedir. “Heuer 2915A” modeli ise markanın tarihteki en önemli modellerinden biridir zira uzayda test edilen ilk saatlerden biri olarak kabul edilir. Amerikalı astronot John Glenn, 1962 yılında “Friendship 7” görevi sırasında “Heuer 2915A” model saatini uzayda kullanmış ve saat, zorlu uzay koşullarına dayanarak rüştünü ispatlamıştır. (Saat, bahsi geçen görevden sadace birkaç yıl önce 2000 dolar fiyat ile satışa sunulmuştu)
Heuer 2915A modeli, mekanik bir kronograf saattir ve Valjoux 72 kalibre hareketi kullanmaktadır. Saatin kasası paslanmaz çelikten yapılmıştır ve çapı 38 mm’dir. kadranı siyah renktedir ve beyaz indeksler ve ibreler vardır.
Heuer 2915A modelinin uzayda kullanımı, saat endüstrisi için önemli bir başarıdır. Bu saat, uzayda çalışabilen ilk kronograf saat olmuştur.
Breitling Navitimer Cosmonaute
Scott Carpenter, 1962 yılında NASA’nın Aurora 7 uzay aracı ile uzaya seyahat etti. Carpenter bu görevde, “Breitling Navitimer Cosmonaute Ref. 809” modelini kullanarak uzayda çalışma sürelerini kaydetti. Carpenter’ın kullandığı saat, uzayda karşılaşılabilecek aşırı koşullara dayanabilecek şekilde tasarlanmıştı ve yüksek ısı ve basınç değişiklikleri, titreşimler ve manyetik alanlara karşı dirençliydi. Kronograf özelliğine sahip olan bu modelde ayrıca Venus 178 kalibre, yuvarlak kayış bağlantıları ve uyumlu bir pilot bilekliği bulunmaktadır.
Breitling Navitimer Cosmonaute modeli hala Breitling’in en ünlü modellerinden biridir ve havacılık endüstrisi için tasarlanmıştır. Saatin en önemli özelliği ise 24 saatlik bir kadran formatına sahip olmasıdır. Bu sayede astronotlar gündüz veya gece zamanını kolayca ayırt edebilirler. Ayrıca saatin bezeli de hesaplamalı bir ölçeğe sahiptir ve astronotlar hız veya yakıt tüketimi gibi hesaplamalar yapabilirler.
Rolex GMT-Master
Rolex GMT-Master, 1955 yılında piyasaya sürülen ve özellikle havacılık endüstrisi için tasarlanan bir saat modelidir. Rolex GMT-Master modelinin çift saat dilimi özelliği, havayolu pilotlarının seyahat ettikleri farklı zaman dilimlerindeki saatleri takip etmelerine olanak sağlamaktadır.
Apollo görevleri sırasında, astronotlar için zamanın doğru şekilde takip edilmesi hayati önem taşıyordu. Astronotların dünya zamanı ve görev yerinin zamanı arasındaki farkı izlemeleri gerekiyordu. Bu nedenle, GMT-Master’ın çift saat dilimi ve döner bezeli özellikleri, astronotlar için ideal bir seçim haline geldi.
Rolex GMT-Master’ın Pepsi bezelli modeli, Apollo görevleri sırasında sıkça tercih edilen bir model oldu. Astronotlar Alan Shepherd, Dr. Edgar Mitchell ve Eugene Cernan bu modeli farklı görevlerde taşıdılar ve 1972’de Apollo 17 görevinde Ronald Evans, bu saati Ay görevine götürdü.
Rolex GMT-Master modeli, Rolex’in uzay yarışındaki katkısını ve prestijini gösteren bir modeldir.
Omega Speedmaster
Omega Speedmaster Professional, 1969 yılında gerçekleştirilen Apollo 11 görevinde Ay yüzeyine ayak basan astronotlar Neil Armstrong ve Buzz Aldrin tarafından taşınan ilk saat olarak tarihe geçmiştir.
Omega Speedmaster Professional, mekanik, kronograf, manuel kurmalı ve çelik kasa özelliklerine sahiptir. Ayrıca, saatin kadranında hesaplamalı ölçekli bir bezel bulunur. Bu özellik, astronotların hız ve yakıt hesaplamaları yapmalarına yardımcı olmuştur. Saatin mekanizması, Omega Calibre 321’dir.
Omega Speedmaster, tarihte NASA tarafından uzay görevleri için resmi olarak onaylanan ilk saat olmuştur. Bu onay için Omega Speedmaster modeli birçok testten geçmiştir. Bu testler arasında aşırı sıcaklık değişimleri, şoklar, titreşimler, vakum ve manyetik alanlar gibi zorlu koşullar yer almaktadır.
Omega Speedmaster modeli, uzay yarışının en önemli sembollerinden biridir ve Ay saati olarak da bilinmektedir.
Bulova Lunar Pilot Chronograph
Bulova Lunar Pilot Chronograph, 1971 yılında gerçekleştirilen ve Ay yüzeyinde yapılan altıncı insanlı görev olan Apollo 15’te kullanılmıştır ve Ay yüzeyinde kullanılan ikinci saat olarak bilinmektedir. Bu saatin, o yıllarda Apollo görevleri için NASA tarafından seçilen üç saat modelinden biri olduğu söylenmektedir. (Rolex GMT-Master, Omega Speedmaster ve Bulova Lunar Pilot)
Bulova Lunar Pilot Chronograph modeli, mekanik bir kronograf saatidir ve Valjoux 7736 kalibre hareketi kullanmaktadır. Saatin kasası paslanmaz çelikten yapılmıştır ve çapı 45 mm’dir. Saatin kadranı siyah renktedir ve beyaz indeksler ve ibreler vardır. Saatin bezeli ise döner bir bezeldir ve hesaplamalı bir ölçeğe sahiptir. Bu özellik sayesinde, astronotlar hız veya yakıt tüketimi gibi hesaplamalar yapabilirler.
Seiko Pogue
Seiko 6139-6002 modeli, 1973 yılında Astronot William Pogue tarafından Skylab 4’te (uzayda yapılan ilk insanlı araştırma görevi) kullanılan otomatik bir saat modelidir ve uzay görevlerinde kullanılan ilk otomatik saat olarak kabul edilir. Saatin kronograf düğmeleri, astronotların eldivenli elleriyle kolayca kullanılabilecek şekilde tasarlanmıştır ve sarı kadranı çok okunaklıdır. Astronot William Pogue bu görev sırasında NASA onaylı bir saat yerine, zaman tutma konusunda çok güvendiği kendi kişisel saatini kullanmıştır.
Seiko 6139-6002 modeli, mekanik bir otomatik saatidir ve Seiko 6139 kalibre hareketi kullanmaktadır. Saatin kasası paslanmaz çelikten yapılmıştır ve çapı 40 mm’dir. Saatin kadranı sarı renktedir ve siyah indeksler ve ibreler vardır. Saatin bezeli ise hesaplamalı bir ölçeğe sahiptir. Bu özellik sayesinde, astronotlar hız veya yakıt tüketimi gibi hesaplamalar yapabilirler.
Seiko 6139-6002 modeli, Seiko’nun uzay yarışındaki katkısını ve yenilikçiliğini gösteren bir modeldir.
Sinn Chronograph 140
Sinn Chronograph 140, 1985’teki Spacelab Görevi D1 sırasında Alman astronot ve fizikçi Reinhard Furrer tarafından kullanılmıştır. Furrer görev sırasında kişisel siyah-PVD 140S modelini taşımıştır.
Sinn Chronograph 140 modeli, mekanik bir kronograf saatidir ve Valjoux 7750 kalibre hareketi kullanmaktadır. Saatin kasası paslanmaz çelikten yapılmıştır ve çapı 44 mm’dir. Saatin kadranı siyah renktedir ve beyaz indeksler ve ibreler vardır.
Sinn Chronograph 140 modeli uzun yıllar uzaya çıkan in otomatik kronograf olarak nitelendirilmiş ve genç markaya büyük prestij kazandırmıştır, fakat yıllar sonra Seiko Pogue’nin gayri resmi şekilde NASA görevlerinde yer aldığı ispatlanmış ve tahtını kaybetmiştir,
Fortis Cosmonauts Chronograph
Fortis 1994 yılında Rusya’nın Roscosmos Devlet Uzay Faaliyetleri Kurumu tarafından uzay görevleri için kullanılan ilk saat olan 38-mm Cosmonauts Chronograph modelini üretmiştir.
Bu model, mekanik, kronograf, otomatik, çelik kasa ve Lemania 5100 hareketi ile donatılmıştır. Saatin turuncu renkli kronograf düğmeleri, astronotların eldivenli elleriyle kolayca kullanılabilmesi için tasarlanmıştır. Ayrıca, saatin kadranı da turuncu renkte ve çok okunaklıdır. Bu özellikler sayesinde, Fortis 38-mm Cosmonauts Chronograph, uzayda zaman ölçümü için ideal bir saat haline gelmiştir.
Fortis, daha sonra B-42 Official Cosmonauts Chronograph (Ref. 638.10.11) adlı bir diğer modeli de piyasaya sürmüştür. Bu modelde, Valjoux hareketi kullanılmıştır ve diğer Cosmonauts Chronograph modellerine benzer özelliklere sahiptir.
Fortis Cosmonauts Chronograph modeli, Fortis’in uzay yarışındaki katkısını ve prestijini gösteren bir modeldir.
Richard Mille
Richard Mille, uzay görevleri için özel olarak tasarlanmış birkaç saat modeli üretmiştir. Bunlardan biri, RM 50-03 modelidir. Bu saat, Formula 1 araçlarındaki kullanılan karbon ve titanyum alaşımları ile üretilmiştir. Bu malzemelerin hafifliği sayesinde, sadece 38 gram ağırlığındadır ve dünyanın en hafif turbiyonlu saatidir. RM 50-03 modeli, İngiliz Formula 1 takımı McLaren-Honda ile ortaklaşa tasarlanmıştır ve uzay araştırmaları için de uygunluğu test edilmiştir.
Bir diğer uzay görevleri için tasarlanmış saat modeli, RM 62-01 modelidir. Bu saat, astrolojik bir turbiyon mekanizması ile donatılmıştır ve saat kadranında bir yıldız haritası görüntülenmektedir. Ayrıca, bu modelde bir çapa mekanizması kullanılmıştır, böylece saat dünyanın manyetik alanından etkilenmez.
Richard Mille ayrıca, RM 52-05 Tourbillon Pharrell Williams modelini de uzay temasıyla tasarlamıştır. Bu modelde, “Uzayın Sonu” adı verilen bir konsept kullanılmıştır ve saat kadranında galaksiler ve yıldızlar yer almaktadır. Bu model, astronotların uzayda zamanı nasıl hissettiklerini yansıtmayı amaçlamaktadır.
Casio
NASA personeli 1993 yılında Uzay Mekiği Columbia’da G-Shock DW-5900 modelini kullanılmıştır. Ayrıca, 1995 yılında Endeavour’da da Casio G-Shock DW-5600 modeli kullanılmıştır. Günümüze daha yakın zamanlarda, Japon Uzay Ajansı JAXA tarafından Uluslararası Uzay İstasyonu’nda (ISS) yapılan bir görevde, astronotlar Casio G-Shock Rangeman modelini tercih etmişlerdir.
Casio G-Shock saatlerin uzayda kullanılmasının sebebi, bu saatlerin dayanıklılığı ve fonksiyonelliğidir. Bu saatler, aşırı sıcaklık değişimleri, şoklar, titreşimler, vakum ve radyasyon gibi zorlu koşullara karşı korumalı ve kadranları çok okunaklıdır. Hafif olmaları, dijital yetenekleri de astronotların zaman ölçümü için gerekli olan pek çok fonksiyona sahiptir.
Sonuç
Bu yazımızda, saat markalarının uzay yarışlarını kısaca anlatmaya çalıştık. Saat firmalarının uzay yarışına katılımı, teknoloji ve tasarımın sınırlarını zorlayarak insanlığın uzaydaki geleceğine dair yeni ufuklar açmayı hedeflemekten ziyade, daha çok bir reklam ve prestij mücadelesi olarak nitelenebilir. Bu benzersiz ve heyecanlı rekabette, markaların daha neler başarabileceğini zaman gösterecek fakat pek çok firma bu yarışta şimdiden adlarını altın harflerle tarihe yazdırmış durumdadır.
Sizce hangi saat markası uzay yarışında en çok öne çıkıyor? Siz uzayda zaman ölçümü için hangi saat modelini tercih ederdiniz? Uzayda zamanın nasıl hissedildiğini merak ediyor musunuz? Bu soruların cevaplarını bizimle yorum kısmında paylaşabilirsiniz… Yazımızı okuduğunuz için teşekkür ederiz. Bir sonraki yazımızda görüşmek üzere!
Merhaba saat tutkunları ve stil avcıları! Bugün sizlere, saatleri sadece işlevsel olarak değil aynı zamanda özel bir sanat eseri gibi ele alan mükemmeliyetci bir firmadan yani Zenith’ten bahsedeceğiz. Zenith, 1865 yılında İsviçre’de kurulan ve yıllar boyunca hem teknolojik inovasyonları hem de estetik tasarımlarıyla sektöründe fark yaratan, öncü bir marka olarak bilinir, bizimle birlikte Zenith dünyasını keşfedip, firmanın basarılarla dolu tarihine göz atmak ve ürettikleri zaman ölçerleri nasıl stil ikonları haline getirdiklerini öğrenmek ister misiniz? O halde, hazırlanın! sizleri Zenith’in etkileyici dünyasının detaylarına davet ediyoruz.
Tarihçe
Zenith, 1865 yılında İsviçre’nin Le Locle kentinde Georges Favre-Jacot tarafından kurulan köklü ve prestijli bir markadır. Kurucusu Georges Favre-Jacot 22 yaşında genç bir saat ustasıydı.
O dönemde saat yapımı çok parçalı ve dağınık bir operasyon iken, Favre-Jacot, saat yapımının her aşamasını tek bir binada toplayarak “tek elden üretim” olarak adlandırabileğimiz konsepti hayata geçirir. Böylece daha hızlı, daha kaliteli ve daha yenilikçi saatler üretenilmenin de önü açılır,.
Favre-Jacot, 1899 yılında emekli olur ve şirketini yeğeni James Favre-Perret’e devreder. Şirketin adı ise 1911 yılında Zenith olarak değişir. Marka, ismini gökyüzündeki en yüksek nokta anlamına gelen “zenit” kelimesinden almaktadır ve saat yapımında hassasiyet için bugüne değin 1.565 ‘ten fazla ödül kazanmıştır. Zenith bugün hala İsviçre’nin Le Locle kentinde saat üretmeye devam etmektedir ve saat severler tarafından dünyanın en prestijli saat markalarından biri olarak kabul edilmektedir.
Zenith’in Kilometre Taşları
Zenith, 150 yılı aşkın süredir saat endüstrisinde pek çok başarıya imza atmış ve önemli kilometre taşlarına ulaşmıştır. İşte Zenith’in tarihindeki bazı önemli anlar:
1900 Paris Dünya Fuarı’nda Grand Prix Ödülü: Zenith, saatçilik alanındaki mükemmeliyetini sergileyerek 1900 yılında Paris Dünya Fuarı’nda Grand Prix ödülünü kazanmıştır.
1911’de Şirketin Adının Zenith Olarak Değiştirilmesi: Georges Favre-Jacot, şirketin adını Zenith olarak değiştirerek markanın yıldızını yükseltmeye başlamıştır.
1920’de Cep Saati Üretiminden Kol Saati Üretimine Geçiş: 1920’lerde Zenith, cep saati üretiminden kol saati üretimine geçerek saat endüstrisindeki değişime ayak uydurmuştur.
1939’da İlk Pilot Saatinin Üretimi: Zenith, 1939 yılında ilk pilot saatini üreterek havacılık endüstrisiyle bağlantılı saatlerin öncüsü olmuştur.
1969’da Dünyanın İlk Otomatik Kronografik Hareketi El Primero’nun Piyasaya Sürülmesi: Zenith, 1969’da dünyanın ilk otomatik kronografik hareketi olan El Primero’yu piyasaya sürerek saat endüstrisinde devrim yaratmıştır.
1975’te Quartz Krizine Rağmen El Primero Mekanizmasını Koruma: 1970’lerdeki quartz krizi sırasında, Zenith El Primero mekanizmasını koruyarak mekanik saatçiliğe olan bağlılığını sürdürmüştür.
1994’te İnce ve Zarif Otomatik Mekanizma Elite’nin Piyasaya Sürülmesi: Zenith, 1994’te ince ve zarif bir otomatik mekanizma olan Elite’yi piyasaya sürerek saat endüstrisinde yüksek kaliteli mekanizmalar sunmaya devam etmiştir.
1999’da LVMH Grubuna Katılma: 1999 yılında Zenith, LVMH grubuna katılarak dünya çapında lüks ürünlerin lideri olan bu büyük grubun parçası olmuştur.
2017’de Ultra Yüksek Frekanslı Kronograf Mekanizması Defy El Primero 21’in Tanıtılması: Zenith, 2017 yılında saniyede 50 kez titreşen ultra yüksek frekanslı bir kronograf mekanizması olan Defy El Primero 21’i tanıtarak saat endüstrisindeki yenilikçi ruhunu sürdürmüştür.
2019’da Zenith El Primero 50. Yıl Kutlaması: Zenith, 1969’da piyasaya sürülen efsanevi El Primero mekanizmasının 50. yılını kutlayarak saat endüstrisindeki etkileyici başarılarını ve devam eden mükemmeliyetini onurlandırmıştır.
2020’de Zenith Defy Inventor Lansmanı: Zenith, 2020’de Defy Inventor modelini tanıtarak saat endüstrisindeki inovasyona devam etme taahhüdünü göstermiştir. Bu model, geleneksel denge yayının yerine ultra hassas bir titreşim jiroskopu kullanan yeni nesil bir regülatör içermektedir.
2021’de Zenith Chronomaster Sport Lansmanı: Zenith, 2021’de Chronomaster Sport serisini tanıtarak, El Primero mekanizmasını kullanarak 1/10 saniyelik hassasiyet sağlayan spor kronograf alanında yeni bir standart belirlemiştir.
Bu liste, Zenith’in tarih boyunca önemli kilometre taşlarına ulaşarak saat endüstrisinde nasıl büyük bir etkiye sahip olduğunu göstermektedir. Zenith’in köklü tarihi ve sürekli yenilikleri, markanın dünya çapında saygınlığını ve saat severlerin beğenisini kazanmasını sağlamıştır. Gelecekte de, Zenith’in saat endüstrisindeki yenilikçi ruhu ve başarılarıyla hayranlık uyandırmaya devam edeceğini bekleyebiliriz.
Sektöre Yaptığı Katkılar ve İlk olduğu alanlar
1925’te Zenith, otomatik saat alanında öncü olan ilk otomatik saat modeli “Zenith Automatic”ı üretti. Bu model, kullanıcıların bilek hareketi ile mekanizmayı kurma zorunluluğunu ortadan kaldırdı ve saat endüstrisinde bir devrim yarattı.
1938’de Zenith, “Zenith Sporto” adlı ilk dalış saatini üretti. Bu model, su geçirmez özellikleri ve parlak gece yıldızlarından esinlenen aydınlık kadranı ile su altında okunabilirliği ve dayanıklılığı sağlayarak dalış tutkunlarına hitap etti.
1948’de Zenith, takvimli saatlere öncülük eden “Zenith Calendar” modelini tanıttı. Bu model, günlük yaşamda büyük kolaylık sağlayan ve saat endüstrisinde daha sonra standart hale gelen tarih göstergesini içeriyordu.
1954’te Zenith, “Zenith Alarm” modeli ile alarmlı saatlerin ilki olarak adından söz ettirdi. Bu model, mekanik bir alarm sistemi kullanarak kullanıcıların belirledikleri saatte sesli uyarı almasını sağlayarak yaşamlarını düzenlemelerine yardımcı oldu.
1960’ta Zenith, “Zenith Star” adlı kadınlar için tasarlanmış ilk kronograf modelini piyasaya sürdü. Bu model, kadınların ihtiyaçlarına uygun özelliklerle donatılmış ve estetik açıdan şık bir tasarıma sahipti ve büyük beğeni topladı.
1978’de Zenith, “Zenith Quartz Chronograph” modeli ile quartz kronograf alanında ilk adımını attı. Bu model, daha hassas zaman ölçümü ve dayanıklılığı sağlayan quartz teknolojisini kullanarak saat endüstrisinde önemli bir gelişme sağladı.
1984’te Zenith, “Zenith Analog-Digital” modeli ile hem analog hem de dijital özellikleri bir araya getiren ilk saatini üretti. Bu saat, kullanıcıların tercihlerine göre zamanı takip etmelerini sağlayarak kullanım kolaylığı ve esneklik sundu.
2003’te Zenith, “Zenith Double Chronograph” modeli ile birden fazla zaman dilimini aynı anda takip etme yeteneği sunarak seyahat eden kullanıcılar için büyük bir avantaj sağlayan ilk çift turlu kronografını üretti. Bu model, küresel yaşam tarzı benimseyenler için ideal bir seçenek olarak ön plana çıktı.
Zenith, saatçilik tarihinde birçok ilke imza atarak saat endüstrisinin gelişimine büyük katkı sağlamıştır. Yüzyıllar boyunca otomatik saatlerden dalış saatlerine, kronograflardan çift turlu kronograflara kadar birçok alanda yenilikçi ve öncü olan marka, kuşkusuz ki gelecekte de yüksek kalite ve hassasiyet standartları ile saatçilik endüstrisinde bir ikon olarak kalmaya devam edecektir.
Öne çıkan modeller:
El Primero Chronomaster: El Primero Chronomaster, Zenith’in klasik ve zarif bir tasarıma sahip olan kronograf koleksiyonudur. Bu model, El Primero mekanizması ile çalışır ve saniyede 5 kez salınım yaparak 1/10 saniye hassasiyetinde zaman ölçümü sağlar. Chronomaster modelleri, çeşitli varyasyonlarla sunulmakta olup, bunlar arasında Open, Sport, Moonphase ve Revival gibi seçenekler bulunmaktadır.
Defy: Defy, Zenith’in yenilikçi ve ileri teknolojiye sahip saat koleksiyonudur. Bu seride, ultra yüksek frekanslı kronograf mekanizması ve saniyede 100 kez salınım yapabilen ikinci bir kronograf mekanizması ile dikkat çeken Defy El Primero 21 modeli bulunmaktadır. Ayrıca, Defy serisi, titanyum ve seramik gibi dayanıklı malzemelerle üretilmiş kasa ve bilezik seçenekleri sunar.
Defy Classic: Defy Classic, Zenith’in modern ve şık tasarıma sahip otomatik saatlerinin bulunduğu seridir. Bu modeller, Elite 670 mekanizması ile çalışır ve 50 saatlik güç rezervine sahiptir. Defy Classic, titanyum veya paslanmaz çelik kasalar ve açık kadran tasarımı ile dikkat çeker. Ayrıca, bu seride kadın ve erkek saatleri için farklı tasarım seçenekleri bulunmaktadır.
Defy Inventor: Defy Inventor, Zenith’in mekanik saatçilik alanındaki devrim niteliğindeki yeniliklerini sergileyen ileri teknoloji bir modeldir. Bu saat, geleneksel mekanik saatlerde kullanılan sarmal yay yerine, Zenith’in patentli ZO 342 titreşimli osilatör sistemini kullanır. Bu sistem, düşük enerji tüketimi ve yüksek hassasiyet sunarak mekanik saatçiliğin sınırlarını zorlar.
Defy Inventor, titanyum ve Aeronith (alüminyum köpük kompozit malzeme) kasası ile dikkat çeker. Açık kadran tasarımı, saat içerisindeki hareketin görünür olmasını sağlar. Bu model, Zenith’in sürekli gelişen ve yenilikçi yaklaşımının bir simgesi olarak kabul edilir ve saat koleksiyoncuları için özel bir değer taşır.
Elite: Elite serisi, ince ve zarif otomatik saatlerin bulunduğu bir koleksiyondur. Bu modeller, sadece 3.3 mm kalınlığında olan ve 55 saat güç rezervine sahip Elite mekanizması ile çalışır. Elite serisinde, klasik üç işaretçi ve tarih göstergeli modellerin yanı sıra, moonphase ve power reserve gibi ek işlevlere sahip modeller de bulunmaktadır.
Pilot: Pilot serisi, Zenith’in havacılık tarihine saygı duruşunda bulunan saat koleksiyonudur. Bu modeller, büyük kasa boyutu, okunaklı rakamlar ve kullanışlı kurma tepesi ile öne çıkar. Pilot serisi, aynı zamanda Manş Denizi’ni ilk geçen pilot Louis Blériot tarafından da tercih edilmiştir. Pilot koleksiyonunda, Pilot Type 20 Extra Special ve Pilot Type 20 Chronograph gibi farklı modeller bulunmaktadır.
Academy: Academy serisi, Zenith’in en prestijli ve karmaşık saat koleksiyonudur. Bu modeller, tourbillon, perpetual calendar ve minute repeater gibi ileri düzey saatçilik özelliklerini barındırır. Academy serisindeki modeller, sınırlı üretim sayıları ve mükemmel işçilik ile koleksiyonerler için değerli parçalardır.
Star: Star serisi, Zenith’in kadınlar için özel olarak tasarladığı koleksiyondur. Star modelleri, Elite mekanizması ile çalışarak zarif tasarımları ve dikkat çekici detayları ile göz kamaştırır. Bu koleksiyon, şık ve sofistike kadın saatlerinin yanı sıra, p ırlanta ve değerli taşlarla süslenmiş lüks kadın saatlerini de içerir.
Chronomaster Sport: Chronomaster Sport, Zenith’in performans ve spor odaklı kronograf saatlerini barındıran serisidir. Bu koleksiyon, El Primero 3600 mekanizması ile çalışır ve 1/10 saniye hassasiyetinde zaman ölçümü sunar. Ayrıca, bu modellerde seramik çerçeve ve paslanmaz çelik veya kauçuk bilezik seçenekleri mevcuttur. Chronomaster Sport, performans ve şıklığı bir arada sunan bir modeldir.
Heritage 146: Heritage 146, Zenith’in tarihsel ve klasik tasarımlarına saygı duruşu niteliğinde olan bir modeldir. Bu koleksiyon, 1960’ların orijinal Zenith El Primero tasarımlarından esinlenmiştir. Heritage 146, El Primero mekanizması ile çalışır ve küçük saniye ile tarih göstergesine sahip olan bu model, retro ve klasik saat tutkunları için ideal bir seçenektir. Heritage 146, çeşitli kadran renkleri ve kayış seçenekleriyle sunulmaktadır ve hem erkekler hem de kadınlar için şık ve nostaljik bir alternatif sunar.
Bu öne çıkan modeller, Zenith’in saat dünyasındaki başarısının ve sürekli gelişmeye olan bağlılığının kanıtıdır. Her bir seri, farklı zevkler ve ihtiyaçlar için özelleştirilmiş seçenekler sunarak, Zenith’in saatçilik alanındaki ustalığını ve yenilikçi yaklaşımını sergilemektedir. Bu modellerin her biri, hem teknik özellikler hem de tasarım açısından, Zenith markasının kalitesini ve değerini göstermektedir.
Öne Çıkan Kalibreler:
Zenith, saat dünyasında kendi in-house kalibrelerini üreten ve yenilikçi mekanizmalarıyla adından söz ettiren saygın bir markasıdır. Zenith’in ön plana çıkan kalibrelerine kısaca göz atacak olursak
Zenith Caliber 40 (1930’lar):
İsim: Caliber 40
İlk Üretim Tarihi: 1930’lar
Ayırt Edici Özellikler: İsviçre saat endüstrisinde kullanılan ilk seri üretim alarm mekanizması
Teknik Özellikler: 18.000 vph frekans, manuel kurmalı, alarm fonksiyonu
Güç Rezervi: Yaklaşık 35 saat
Zenith Caliber 135 (1948):
İsim: Caliber 135
İlk Üretim Tarihi: 1948
Ayırt Edici Özellikler: Yüksek hassasiyetli manuel kurmalı mekanizma, 5 adet Neuchâtel Chronometer yarışması ödülü
Teknik Özellikler: 18.000 vph frekans, büyük vida dengeleyici ve Breguet tipi sarmal yay
Güç Rezervi: Yaklaşık 40 saat
Zenith Caliber 5011K (1960):
İsim: Caliber 5011K
İlk Üretim Tarihi: 1960
Ayırt Edici Özellikler: Yüksek hassasiyetli manuel kurmalı mekanizma, deniz kronometre standartlarına uygun
Teknik Özellikler: 18.000 vph frekans, 19 taşlı, Incabloc şok koruması
Teknik Özellikler: 5Hz (36.000 vph) ana mekanizma ve 50Hz (360.000 vph) kronograf mekanizması
Güç Rezervi: 50 saat (ana mekanizma), 50 dakika (kronograf)
Bu liste, Zenith’in tarih boyunca geliştirdiği önemli mekanizmaların zaman sıralamasına göre bir özetini sunmaktadır. Her kalibre, Zenith’in saatçilik alanındaki yenilikçi yaklaşımının ve teknik başarısının bir göstergesidir. Bu mekanizmalar sayesinde, Zenith markası saat dünyasında önemli bir yere sahip olmuştur.
Ünlüler ve Film Dünyasında Zenith
Saat seçimi, kişinin tarzını, zevkini ve karakterini yansıtan önemli bir unsurdur. Bu nedenle pek çok ünlü, saat markası konusunda oldukça titiz davranmaktadır. Saat tutkunlarının yakından tanıdığı Zenith markası, hem spor hem de klasik tarzda saatleri ile pek çok ünlünün tercihi olmuştur. Bu yazıda, Zenith sever ünlülerin kimler olduğunu ve Zenith saatlerinin hangi özelliklerine hayran kaldıklarını inceleyeceğiz.
Zenith sever ünlüler arasında tarihten günümüze pek çok isim bulunmaktadır. Bunlardan bazıları şunlardır:
Mahatma Gandhi: Hindistan’ın bağımsızlık lideri Gandhi, bir Zenith cep saati kullanıyordu1. Bu saat, Gandhi’nin ölümünden sonra müzayedede satıldı1. Gandhi, Zenith cep saatini sadeliği ve işlevselliği nedeniyle tercih etmiş olabilir.
Roald Amundsen: Norveçli kaşif Amundsen, Güney Kutbu’na ilk ulaşan kişi oldu2. Bu seyahatinde bir Zenith cep saati taşıyordu2. Amundsen, Zenith cep saatini dayanıklılığı ve hassasiyeti nedeniyle tercih etmiş olabilir.
Louis Blériot: Fransız havacı Blériot, Manş Denizi’ni uçakla geçen ilk kişi oldu3. Bu uçuşunda bir Zenith bilek saati takıyordu3. Blériot, Zenith bilek saatini performansı ve güvenilirliği nedeniyle tercih etmiş olabilir.
Felix Baumgartner: Avusturyalı paraşütçü Baumgartner, stratosferden atlayan ilk kişi oldu. Bu atlayışında bir Zenith El Primero Stratos Flyback saat takıyordu Baumgartner, Zenith El Primero Stratos Flyback saatini dayanıklılığı ve yenilikçiliği nedeniyle tercih etmiş olabilir.
Ewan McGregor: İskoç oyuncu McGregor, motosikletle dünya turuna çıktığı zaman bir Zenith Pilot saat takıyordu. McGregor, Zenith Pilot saatini maceracılığı ve estetiği nedeniyle tercih etmiş olabilir.
Tom Brady: Amerikan futbolu yıldızı Brady, Zenith’in marka elçisi oldu ve kendi tasarladığı bir Zenith Defy 21 saatini tanıttı. Brady, Zenith Defy 21 saatini performansı ve tasarımı nedeniyle tercih etmiş olabilir.
Aaron Paul: Ünlü oyuncu Paul, Breaking Bad dizisinde bir Zenith El Primero saat takıyordu. Paul, Zenith El Primero saatini kalitesi ve klasikliği nedeniyle tercih etmiş olabilir.
Erol Taş: Türk sinema oyuncusu Erol Taş, bir Zenith El Primero Chronomaster saati kullanıyordu. Bu saat, Erol Taş’ın ölümünden sonra müzayedede satıldı. Erol Taş, Zenith El Primero Chronomaster saatiyi kalitesi ve zarafeti nedeniyle tercih etmiş olabilir.
Lady Gaga: Amerikalı pop yıldızı Lady Gaga, Zenith’in marka elçisi oldu ve bir Zenith Defy Classic saati tanıttı. Lady Gaga, Zenith Defy Classic saatiyi modernliği ve cesareti nedeniyle tercih etmiş olabilir.
Barack Obama: Amerika Birleşik Devletleri’nin eski başkanı Barack Obama, bir Zenith Pilot Type 20 Extra Special saati takıyordu. Obama, Zenith Pilot Type 20 Extra Special saatiyi maceracılığı ve prestiji nedeniyle tercih etmiş olabilir.
Seal: Ünlü şarkıcı Seal, Zenith El Primero Chronomaster XXT Open saati kullanıyor. Bu saat, Zenith’in en ikonik koleksiyonlarından biri olan El Primero’nun modern bir yorumudur. Seal, Zenith El Primero Chronomaster XXT Open saatiyi şıklığı ve teknolojisi nedeniyle tercih etmiş olabilir.
Sylvester Stallone: Ünlü oyuncu Sylvester Stallone, Zenith Pilot Type 20 Extra Special saati kullanıyor. Bu saat, Zenith’in havacılık tarihine saygı duruşu olan Pilot koleksiyonunun en özel modellerinden biridir. Stallone, Zenith Pilot Type 20 Extra Special saatiyi maceracılığı ve karakteri nedeniyle tercih etmiş olabilir.
Justin Bieber: Ünlü pop yıldızı Justin Bieber, Zenith Defy El Primero 21 saati kullanıyor. Bu saat, Zenith’in en yenilikçi ve performanslı koleksiyonlarından biri olan Defy’nin en dikkat çekici modellerinden biridir. Bieber, Zenith Defy El Primero 21 saatiyi modernliği ve cesareti nedeniyle tercih etmiş olabilir.
Bu ünlülerin yanı sıra, Zenith saat kullanan diğer ünlüler arasında George Clooney, Hugh Jackman, Robert Downey Jr., Bradley Cooper ve Ryan Reynolds gibi isimler de bulunmaktadır. Zenith saatlerinin pek çok ünlü tarafından sevilmesi ve kullanılması, markanın kalitesini ve prestijini göstermektedir.
Bütün bunların yanı sıra Zenith göz kamaştıran ışıltısıyla pek çok spor ve macera temalı filmlerde Hollywood yapımında kendine yer bulmuştur
The Expendables: Bu filmde Sylvester Stallone, Zenith Pilot Type 20 Extra Special saati kullanıyordu
The Wolf of Wall Street: Bu filmde Leonardo DiCaprio, Zenith Chronomaster El Primero Open saati kullanıyordu
The Bourne Legacy: Bu filmde Jeremy Renner, Zenith El Primero Stratos Flyback Striking 10th saati kullanıyordu
Bu filmlerin yanı sıra, Zenith saatlerin rol aldığı diğer filmler arasında Mission Impossible: Fallout, The Equalizer, The Mechanic ve The Transporter gibi yapımlar de bulunmaktadır. Zenith saatlerinin pek çok filmde kullanılması, markanın yadsınamaz kalitesinin ve yüksel prestijinin de önemli bir göstermektedir.
Son söz:
Bu derlemede Zenith ile ilgili eğlenceli ve bilgi içeren bir çalışma hazırlamaya çalıştık. Markanın tarihçesi, öne çıkan kalibreleri, öne çıkan modelleri, kilometre taşları, Zenith hakkındaki tarihi olaylar ve Zenith seven ünlülerden kısaca bahsettik. Umarım içeriği beğenmişsinizdir. Saatlerle ilgili daha fazla paylaşım için bizi takip etmeyi unutmayın. Sevdiklerinize ve Saatlerinize iyi bakın, hoşçakalın…
Saat tutkunu musunuz? Eğer öyleyse, bu blog yazısı tam size göre! Bugün size, dünyanın en ünlü ve sevilen saat markalarından biri olan Seiko’nun ilgi çekici hikayesini anlatacağız. Seiko’nun nasıl kurulduğunu, tarih boyunca hangi önemli kilometre taşlarına ulaştığını, hangi efsanevi modelleri ürettiğini ve daha fazlasını öğreneceksiniz. Hazırsanız, saat dünyasının efsanevi ikonunun hikayesine beraber dalalım!
Seiko’nun Doğuşu ve İlk Adımları:
Seiko’nun hikayesi, 1881 yılında Japonya’nın Tokyo şehrinde başlar. Kintaro Hattori adında genç bir girişimci, küçük bir saat ve mücevher dükkanı açar ve Seiko’nun ilk tohumları atılmış olur. Yaklaşık 10 yıl sonra, 1892’de ise Hattori, Seikosha adlı bir fabrika kurarak, Japonya’nın ilk bilinen saat üreticisi olur. İlk başarılarından biri, 1895 yılında piyasaya sürdükleri “Timekeeper” adlı cep saatidir. Bu saat, Japonların zaman tutma alışkanlıklarını değiştirir çünkü bu saat, Japonya’nın ilk seri üretim cep saatidir ve o zamana kadar, Japonlar genellikle ithal edilen cep saatlerini kullanıyorlardı. Seiko’nun bu saatini üretmesi, Japonların kendi saat endüstrisini geliştirmelerine ve zamanı daha doğru ve pratik bir şekilde ölçmelerine olanak tanır ve Seiko’nun bilek saati üretimine geçiş yapmasının da önünü açar.
Önemli Kilometre Taşları ve İnovasyonlar:
Seiko, zaman içinde birçok önemli kilometre taşı ve inovasyona imza atmıştır. İşte bu başarılarının bazıları ve markanın öncü olduğu alanlar:
Laurel: 1913’te Seiko, “Laurel” adlı Japonya’nın ilk kol saatlerini üreterek Japon kol saati kültürünün öncüsü olur. Bu saat, Japonya’da yapılan ilk seri üretim kol saati olarak tarihe geçer ve Seiko’nun saatçilik alanındaki iddiasını gözler önüne serer.
Seiko Automatic Alarm :1959’da Seiko, dünyanın ilk otomatik alarmlı kol saatini “Seiko Automatic Alarm”ı tanıtır. Bu saat, işlevselliği ve tasarımıyla büyük beğeni toplar ve Seiko’nun yenilikçi vizyonunu kanıtlar.
Tokyo Olimpiyatları 1964’te Seiko, Tokyo Olimpiyatları’nda resmi zaman tutucusu olarak görev alarak dünya çapında büyük bir üne kavuşur. Olimpiyat oyunlarında kullanılan hassas kronometreler ve zamanlama sistemleri ile Seiko, zamanlama teknolojisinin lideri olduğunu gösterir.
Seiko Quartz Astron: 1969’da Seiko, dünyanın ilk quartz kol saati olan “Seiko Quartz Astron”u piyasaya sürer. Bu devrim niteliğindeki saat, mekanik saatlerin yerini alacak olan quartz teknolojisini dünyaya tanıtır ve saat endüstrisinde büyük bir değişime yol açar.
Seiko Kinetic: Otomatik Şarjlı Quartz Saat 1988’de Seiko, “Seiko Kinetic” adlı otomatik şarjlı quartz saatini piyasaya sürer. Bu saat, mekanik ve quartz saat özellikleri birleştirerek kullanıcıların pilleri değiştirmeye gerek kalmadan saatlerini kullanmalarına olanak sağlayan öncü bir modeldir
Seiko GPS Solar: 2012’de Seiko, “Seiko GPS Solar” adlı, GPS sinyalleriyle zamanı ayarlayabilen saatini tanıtır. Bu saat, dünyanın herhangi bir yerindeki saat dilimine otomatik olarak uyum sağlar ve enerjisini güneş panelleri ile elde eder, böylece pillerin değiştirilmesine gerek kalmaz.
Seiko, tarih boyunca birçok önemli başarıya ve inovasyona imza atarak saat dünyasının değişmez ikonlarından biri haline gelmiştir.
Quartz Krizi ve Seiko’nun Etkisi:
1970’lerde, Japon saat markası Seiko’nun Quartz saat teknolojisi saat dünyasını sarsan bir devrim yaratır. Quartz saatler, kristal titreşimlerini kullanarak zamanı çok hassas bir şekilde ölçebilmenin yanı sıra ucuz ve seri üretime yatkınlıkları ile dikkat çeker . 1969’da, dünyanın ilk quartz bilek saati olan “Seiko Astron”u piyasaya sürülür ve bu olay, saatçilik tarihinde bir dönüm noktası olur. “Quartz Krizi” olarak adlandırılan bu dönemde, İsviçre saatçilik endüstrisi büyük bir krize girer ve pek çok İsviçreli marka batar. Çünkü quartz saatler hem daha ucuz hem de daha doğrudur. Seiko ise bu yenilikçi saatlerin üretimi ve popülaritesi sayesinde dünya çapında lider bir konuma yükselir. Seiko bugün de hem quartz hem de mekanik tabanlı teknolojiler geliştirmeye devam etmekte ve saat sektöründe hala çok önemli bir rol oynamaktadır.
Efsanevi Modeller ve Ünlü Kullanıcılar:
Seiko, tarihinin çeşitli dönemlerinde birçok ünlü model üretmiştir ve bu modeller, pek ünlü ve tarihi olaylar anılmaktadır. İşte bazıları:
Seiko 5: 1963’te piyasaya sürülen bu model, dayanıklılığı, otomatik mekanizması, su geçirmezliği, tarih göstergesi ve uygun fiyatıyla ünlüdür. Seiko 5, hem spor hem de klasik tarzda giyilebilen çok yönlü bir saattir. Model, farklı renk ve tasarım seçenekleriyle sunulur ve hafif titanyum kasa seçeneğiyle de mevcuttur.
Seiko Timekeeper: Bu model, 1964 Tokyo Olimpiyatları için resmi zaman ölçüm cihazı olarak kullanılmıştır. Seiko Timekeeper, yüksek hassasiyetli mekanik hareketi ve sportif tasarımıyla dikkat çekmektedir. Bu olay, Seiko’nun uluslararası alanda saygınlığını artırmış ve Japon saat endüstrisinin dünya çapındaki başarısına katkıda bulunmuştur.
Seiko Astron: 1969’da piyasaya sürülen bu model, dünyanın ilk kuvars saati olarak tarihe geçti
Seiko Pogue: 1970’lerde üretilen bu model, Seiko’nun ilk otomatik kronografıdır ve Colonel William Pogue’un Skylab 4 görevi sırasında kullandığı için bu ismi almıştır.
Seiko Advan: 1970’lerde popüler olan bu model, Seiko’nun moda ve yaşam tarzı odaklı saat serisidir. Advan serisi, zarif ve şık tasarımlarıyla ünlüdür ve genellikle ince çerçeve ve renkli kadranlarla sunulur. Bu modeller, quartz ve otomatik mekanizmalarla mevcuttur ve günümüzde vintage saat meraklıları için değerli koleksiyon parçalarıdır.
Seiko Tuna: 1975’te piyasaya sürülen bu model, profesyonel dalgıçlar için tasarlanmıştır. Dış kısmındaki koruyucu yüzük nedeniyle “Tuna” (ton balığı) lakabını almıştır. Bu yüzük, saat mekanizmasını su basıncından ve darbelerden korur. Seiko Tuna, 1000 metreye kadar su geçirmezlik sunar ve yüksek torklu bir quartz hareketi kullanır. Bu model, James Bond filmleri gibi pek çok Hollywood yapımında da görülür. Ayrıca Arnold Schwarzenegger’in “Commando” ve “Predator” filmlerinde de bu modeli kullandığı görülür.
Seiko SKX007: 1996’da piyasaya sürülen bu model, güçlü ve sağlam yapısıyla tanınır. Ayrıca, Martin Sheen’in Vietnam Savaşı filmi “Apocalypse Now”da bu modeli kullandığı görülür. Bu model, pek çok saat koleksiyoncusunun favorisi arasındadır. 200 metreye kadar su geçirmez olan bu model, ISO 6425 dalgıç saatler standardına uygundur ve dayanıklı paslanmaz çelik kasa ve sertleştirilmiş mineral cam kullanır.
Seiko Spring Drive: 1999’da tanıtılan bu model, mekanik ve quartz teknolojilerini bir araya getirerek benzersiz bir saat deneyimi sunar. Seiko Spring Drive, sürekli akan bir ikinci ibreye sahiptir, bu da daha pürüzsüz ve doğal bir hareket sağlar. Bu model, ünlü dağcı Yuichiro Miura’nın Everest’e tırmanışında onun bileğindeydi ve Miura’nın başarısında önemli bir rol oynadı. Spring Drive, enerji verimliliği ve hassasiyetiyle de öne çıkar ve 72 saatlik güç rezervine sahiptir.
Seiko Monster: 2000’lerin başında piyasaya sürülen bu model, dikkat çekici ve agresif tasarımıyla ünlüdür. Bu dalgıç saati, dayanıklı paslanmaz çelik kasa ve sertleştirilmiş mineral cam kullanır. 200 metreye kadar su geçirmez olan Monster, ISO 6425 dalgıç saatler standardına uygundur ve büyük, okunması kolay rakamları ve ibreleri ile bilinir.
Seiko Cocktail Time: 2010 yılında tanıtılan bu model, Japon barmen Shinobu Ishigaki ile işbirliği içinde tasarlanmıştır. Seiko Cocktail Time, zarif ve sofistike bir görünüm sunar ve çeşitli renklerde güzel sunburst kadranlarla meşhurdur. Bu model, Seiko’nun otomatik mekanizmasıyla donatılmıştır ve özel durumlar için mükemmel bir seçimdir.
Seiko Spacewalk: Seiko, 2008 yılında özel olarak tasarlanmış bu saat modelini, özel astronot Richard Garriott’un uzay yürüyüşü sırasında kullanması için üretti. Seiko Spacewalk, düşük basınç ve sıcaklık koşullarına dayanabilecek şekilde tasarlanmıştır ve bu nedenle uzayda bile güvenilir bir performans sunar.
Seiko Credor Eichi II: Bu lüks Seiko modeli, markanın Credor serisine aittir. Eichi II, zarif ve minimalist bir tasarıma sahiptir. Bu saat, platinden yapılmış ve geleneksel Japon “Urushi” lak teknikleri kullanılarak elde boyanmış kadranıyla ünlüdür. Seiko’nun üst düzey işçiliğini ve sanatını gösteren bu model, çok az adet üretilen ve koleksiyon değeri yüksek bir saat olarak bilinir.
Seiko Digital Tachymeter: 1980’lerde üretilen bu dijital saat, otomobil yarışı tutkunları için tasarlanmıştır. Tachymeter fonksiyonu ile hız ve mesafe ölçümü yapabilen bu model, aynı zamanda kronometre ve alarm gibi özelliklere de sahiptir. Bu saat, döneminin popüler dijital saat trendlerini yansıtan retro bir görünüme sahiptir.
Seiko Giugiaro: Ünlü İtalyan tasarımcı Giorgetto Giugiaro tarafından tasarlanan bu saat serisi, 1980’lerde üretilmiştir. İkonik Seiko “Ripley” modeli bu serinin en tanınmış üyesidir ve “Aliens” filminde Sigourney Weaver tarafından giyilmiştir. Bu saatler, sıra dışı geometrik tasarımları ve asimetrik kadranlarıyla dikkat çeker.
Seiko saatler, ünlüler arasında da oldukça popülerdir. Örneğin, ünlü aktör ve eski Kaliforniya valisi Arnold Schwarzenegger, Seiko saatlerin tutkunlarından biridir. “Running Man” ve “Predator” gibi filmlerde Seiko H558 modelini kullanmıştır. Başka bir örnek ise tenis şampiyonu Novak Djokovic’tir. Djokovic, Seiko’nun marka elçisi olarak sıklıkla Seiko saatlerini kullanır ve tanıtır. Düşünce önderi ve dövüş sanatları efsanesi Bruce Lee, Seiko 6139 modeline duyduğu hayranlıkla bilinir. Lee’nin bu modeli giydiği fotoğraflar, Seiko koleksiyoncuları arasında popülerdir. Ünlü aktör Al Pacino da “Carlito’s Way” filminde beyaz kadranlı bir Seiko Helmet modelini kullanmıştı. Bu örnekler, Seiko’nun ünlüler ve sinema dünyası ile olan bağlantılarını gözler önüne seriyor. Seiko saatler, ayrıca müzisyenler ve sporcular arasında da popülerdir. Ünlü gitarist Eric Clapton, Seiko Diver serisine olan hayranlığıyla bilinir. Clapton’un özellikle Seiko SKX009 modelini tercih ettiği bilinmektedir. Ayrıca, ünlü yüzücü ve Olimpiyat şampiyonu Michael Phelps, Seiko’nun en üst düzey spor saatlerinden biri olan Seiko Prospex Diver’s modelini kullanmıştır.
Seiko Hakkında İlginç ve Az Bilinen Detaylar:
Seiko’nun efsanevi hikayesi, hem ilginç hem de eğlenceli pek çok detay içerir. İşte Seiko’nun geçmişine dair ilgi çekici detaylar,
Seiko, 1962 yılında dünyanın ilk TV saati olan “Seiko TV Watch”ı üretti. Bu saat, küçük bir televizyon ekranına ve kulaklığa sahipti. Ne yazık ki, günümüzün akıllı telefonlarına kıyasla, o dönemde bu teknoloji oldukça sınırlıydı.
Seiko, 1983 yılında dünyanın ilk sesli saatini, “Seiko Voice Note”u üretti. Bu model, kullanıcının sesli notlarını kaydedebilmesine olanak tanıyan bir özellik sunuyordu.
Seiko’nun kurucusu Kintaro Hattori’nin torunu Shinji Hattori, şimdiki Seiko başkanıdır. Shinji Hattori, aynı zamanda Grand Seiko ve Credor gibi lüks saat markalarının da başkanlığını yapmaktadır.
1969 yılında Seiko, dünyanın ilk quartz saatini üretti ve bu saat, Astron adını aldı. Astron, mekanik saatlerden çok daha hassas bir zaman ölçümü sağlayarak, saat endüstrisinde devrim yarattı.
1992’de Seiko, Kinetic teknolojisini tanıttı. Bu, hareket enerjisini elektrik enerjisine dönüştüren ve saatlerin enerji ihtiyacını karşılayan öncü bir teknolojiydi. Kinetic saatler, hem otomatik hem de quartz saatlerin avantajlarını birleştiriyor ve kullanıcıya daha fazla rahatlık sağlıyor.
James Bond’un “Octopussy” filminde, Roger Moore’un canlandırdığı Bond karakteri, Seiko G757 Sports 100 modelini kullanıyordu. Bu saat, filmde bir takipçi bulucu ve patlayıcı detektörü olarak işlev görüyordu.
Sonuç:
Seiko, tarihin akışında sürekli yenilikçi ve kaliteli saatler üreterek zamanın efsanevi hikayesini yazan bir marka olarak öne çıkmıştır. Hem profesyonellerin hem de saat tutkunlarının gözdesi olan Seiko pek çok saat sever için estetik ve teknik mükemmeliyeti ifade eden efsanevi bir markadır.
Markanın sloganı “Moving Ahead. Touching Hearts.” (İleriye Giden. Kalplere Dokunan.) Seiko’nun vizyonu ve misyonunu çok güzel özetlemektedır. Firma, zamanın akışına uyum sağlayarak insanların hayatını zenginleştiren saatler üretme amacını benimseyen ve geçmişin mirası ile geleceğin yeniliklerini harmanlayan harika bir felsefeye sahiptir.
Sizlerde bu yazıda Seiko’nun ilham verici hikayesini sizlere aktarmaya çalıştım. Umarım keyifle okumuşsunuzdur. Eğer siz de saatlere hayranlık duyuyorsanız, yorumlarınız ve sorularınızla bize katkıda bulunabilirsiniz. Saatler hakkında daha fazla ilgi çekici ve eğlenceli bilgi için blogumuzu takip etmeye devam edin!
Saatler, zamanı ölçmek için kullandığımız pratik ve zarif aksesuarlardır. Ancak, saatleri sadece zaman gösteren cihazlar olarak görmek doğru değildir. Saatler, aynı zamanda tarihe, kültüre, sanata, bilime ve spora tanıklıkeden, insanlığın başarılarını, maceralarını, hayallerini ve tutkularını yansıtan harika, birer hikaye anlatıcısıdır. Bu derlemede, size dünyanın en prestijli markalarından olan Omega’nın hikayesini anlatacağız.
Ayrıca yazıda Omega ile ilgili filmlere, tarihi olaylara, ünlü hayranlarını ve muzayedelerde satılmış en pahalı Omega saatler gibi detaylara da yer vereceğiz. Hazırsanız Omega’nın büyüleyici dünyasına dalmaya başlayalım!
Tarihçe
Kuşkusuz ki Omega, dünyanın en prestijli saat markalarından biridir. Peki, bu başarıya nasıl ulaştı? Hikaye 1848 yılına değin uzanıyor ve Louis Brandt’ın İsviçre’nin La Chaux-de-Fonds kentinde küçük bir saatçi atölyesi kurmasıyla başlıyor. Brandt, saatlerini yeel tedarikçilerden parça parça satın alarah monte ediyordu. Daha sonra, Louis Brandt’ın oğulları, César ve Paul Brandt, işi devraldı ve atölye ismini “Louis Brandt et Frère” olarak değiştirdi. Oğullar, saat üretimini modernize etmek için yeni teknolojiler ve yöntemler kullandılar. Ayrıca, saatlerin markalaşması için “Omega” ismini seçtiler. Bu isim, Yunan alfabesinin son harfi olan omega’dan geliyordu ve saatlerinin mükemmelliğini ve son noktayı simgeliyordu.
Zaman ilerledikçe Omega, 20. yüzyılın başlarında saat endüstrisinde önemli bir rol oynamaya başladı. 1900 yılında Paris Dünya Fuarı’nda Omega saatleri büyük bir başarı elde etti ve birçok ödül kazandı. 1932 yılında Omega, Los Angeles’ta düzenlenen Olimpiyat Oyunları’nda resmi zaman ölçümü yapmak üzere seçildi. Bu, Omega’nın Olimpiyat Oyunları’yla olan uzun süreli ilişkisinin başlangıcı oldu. Omega, her spor dalı için farklı zaman ölçüm cihazları geliştirdi ve sporcuların performanslarını en hassas şekilde kaydetti. Bu sayede, Omega saatleri spor dünyasında da büyük bir saygınlık kazandı.
1962 yılında, NASA, Omega saatlerinin uzayda kullanılmasını onayladı ve Omega Speedmaster, uzaydaki ilk saat oldu. Bu, Omega için bir dönüm noktasıydı çünkü saatleri daha da popüler hale getirdi. Ayrıca, Omega saatleri James Bond filmlerindeki popülerliği de dikkat çekiyor. James Bond’un tercih ettiği Omega Seamaster, aksiyon sahnelerinde de göz kamaştırdı. Bu, Omega’nın saatlerinin hem şık hem de fonksiyonel olduğunu gösterdi.
Günümüzde, Omega saatleri inovasyonları ve zarafeti ile sektörün liderleri arasında yer almaya devam ediyor. Omega zamanın ötesindeki tasarımlarını ve kalitesini korurken aynı zamanda yeni teknolojilere ve üretim yöntemlerine de öncülük ediyor.
Omega Tarihinin önemli olaylarını kronolojik olarak sıralamak gerekirse:
1848: Omega, İsviçre’de Louis Brandt tarafından kuruldu.
1894: Omega, hareket üretimini büyük ölçüde otomatik hale getiren “19 kalibre”ni tanıttı.
1903: Omega, Neuchâtel Gözlem Enstitüsü’nde dünyanın en hassas kronometrelerinden birini üretti.
1932: Omega, Los Angeles Olimpiyatları’nda zaman tutmak için seçildi.
1957: Omega, ilk kez Speedmaster Professional modelini tanıttı.
1962: Omega, ilk kez bir uzay görevinde kullanılmak üzere NASA tarafından onaylandı.
1969: Omega, Ay’a ayak basan ilk insanların saatlerini üretti.
1999: Omega, Co-Axial kalibreyi tanıttı.
2013: Omega, ilk Master Chronometer sertifikalı saati tanıttı.
2019: Omega, Seamaster Aqua Terra’nın 15.000 Gauss manyetik direnç özelliği ile saat endüstrisinde bir dönüm noktası oluşturdu.
Öne çıkan modeller
Omega Speedmaster: Speedmaster, NASA’nın uzay programı için onayladığı ilk saat olduğu için Omega’nın en ünlü modellerinden biridir. 1969’da Ay’a ilk ayak basan astronotlar, Speedmaster saatleri ile tarihe geçti. Speedmaster, bugün hala Omega’nın en popüler modellerinden biridir.
Omega Seamaster: Seamaster, Omega’nın en eski modelidir ve 1948’de piyasaya sürülmüştür. Başlangıçta denizaltı saatleri için tasarlanan Seamaster, suya dayanıklı, şık ve işlevsel bir tasarıma sahiptir. James Bond filmlerindeki popülerliği ile de tanınan Seamaster, Omega’nın en ikonik modellerinden biridir.
Omega Constellation: Constellation, 1952’de piyasaya sürülen Omega’nın en önemli saat modellerinden biridir. Zarif tasarımı, yüksek hassasiyeti ve teknolojik yenilikleri ile Constellation, yıllar boyunca saat dünyasında fark yarattı. Bugün, Constellation serisi hala Omega’nın en popüler ve lüks modellerinden biridir.
Omega De Ville: De Ville, 1960’larda piyasaya sürülen bir başka Omega efsanevi modelidir. İlk kez Seamaster ve Constellation modellerinin yanında yer alan De Ville, şık tasarımı, ince işçiliği ve yüksek kalitesi ile dikkat çekti. Günümüzde, De Ville serisi, Omega’nın lüks saat koleksiyonunun bir parçası olarak devam etmektedir.
Omega Globemaster: Globemaster, Omega’nın en yeni modellerinden biridir ve 2015 yılında piyasaya sürüldü. Saat dünyasının en hassas saatlerinden biri olan Globemaster, zarif tasarımı, yüksek kalitesi ve teknolojik yenilikleri ile dikkat çekiyor.
Omega’nın diğer modelleri arasında Speedmaster’ın uzayla ilgili sürümleri, Seamaster’ın dalış saatleri ve De Ville’in el işçiliği ile üretilen lüks sürümleri de bulunuyor. Her Omega modeli kendi tarzı, tarihçesi ve hayran kitlesi ile önemli bir yere sahiptir.
Öne çıkan Kalibreler
Kalibre sözcüğü, Fransızca calibre kelimesinden gelir ve bu da Arapça qalib kelimesinden türemiştir. Qalib, kurşun dökmek için kullanılan bir kalıp anlamına gelir. Silah ve saat dünyasında yaygın olarak kullanılan kalibre sözcüğü aslında çap anlamına gelir ve, bir saat mekanizmasının boyutunu, şeklini ve özelliklerini belirtmek için kullanılır. .Tarih boyunca üretilen onlarca Omega kalibreden bazıları çok ciddi fark yaratmış ve saatçilik tarihine adlarını altın harflerle yazdırmayı başarabilmiştir, Listeye hızlıca göz atacak olursak;
Omega Calibre 19”’ – 1894 – Omega tarafından üretilen ilk hareket, çapı 43 mm olan bir cep saati hareketidir.
Omega Calibre 19”’-CHRO – 1898 – Omega tarafından üretilen ilk kronograf hareketi, çapı 43 mm olan bir cep saati hareketidir.
Omega Calibre 23.4 – 1916 – Omega tarafından üretilen ilk kol saati kalibresi, çapı 30 mm’dir.
Omega Calibre 26.5 – 1919 – Birçok Omega kol saatinde kullanılan klasik bir hareket, küçük bir saniye alt kadranı ve manuel kurulum özelliği bulunur.
Omega Calibre 30T2 – 1939 – Orta 20. yüzyıl boyunca birçok Omega saatte yaygın olarak kullanılan güvenilir ve hassas bir hareket.
Omega Calibre 501 – 1946 – Omega tarafından üretilen ilk otomatik kurulum hareketi, bir bilye yataklı rotor sistemi içerir.
Omega Calibre 551 – 1957 – Calibre 501’in geliştirilmiş bir versiyonu, daha yüksek bir frekans ve kronometre sertifikasyonu özelliğine sahiptir.
Omega Calibre 600 – 1965 – İsviçre Resmi Kronometre Test Enstitüsü (COSC) tarafından kronometre olarak sertifikalandırılan ilk saat hareketi.
Omega Calibre 1000 – 1972 – Saatte saatte 1.000 Hz veya saatte 7.200.000 titreşim sağlayan ilk hareket.
Omega Calibre 8500 – 2007 – Omega’nın Co-Axial kaçış mekanizması teknolojisi, manyetik direnç ve 60 saatlik bir güç rezervi özelliklerini içeren modern bir hareket.
Kalibre numarasından özellik çözümleme
Omega saatlerindeki kalibre numaraları, saatin üretildiği dönemi ve üretim sürecindeki değişiklikleri tanımlayan bir dizi sayı ve harf kombinasyonudur. Kalibre numaralarının ilk iki rakamı, saatin türünü tanımlar. Omega’nın mekanik manuel kronograf kalibresi, “861” gibi bir numara ile belirtilirken, otomatik kadın kalibresi “1120” olarak adlandırılır.
Kalibre numaralarının sonraki rakamları, kalibrenin yeniden tasarımı veya geliştirilmiş bir versiyonu hakkında bilgi gösterir. Örneğin, “321” Omega’nın ünlü Speedmaster saatinde kullanılan bir kalibredir. Bu kalibre, 1960’ların başından 1990’lara kadar üretildi ve daha sonra “861” kalibresi ile değiştirildi.
Harfler kalibrenin özelliklerini tanımlar. Örneğin, “C” harfi, bir kalibrenin manyetik direnci olduğunu belirtir. Bu, saatin elektromanyetik alanlardan etkilenmesini önleyerek saatin doğru çalışmasını sağlar. “D” harfi ise otomatik bir kalibre olduğunu belirtir. Bu, saatin hareket etmesi için otomatik olarak enerji sağlayan bir rotorunun olduğu anlamına gelir.
Kalibre numaraları, Omega saatlerinin teknik özellikleri hakkında da bilgi sağlar. Örneğin, “1861” kalibresi manuel kronograf ve 48 saat güç rezervi ile birlikte gelirken “2500” kalibresi Co-Axial escapement teknolojisi ve 48 saat güç rezervi ile birlikte gelir.
Saatin arkasındaki kodlar da saatin kalibre numarasını belirlemek için kullanılabilir. Bu kodlar saatin seri numarasını, kalibre numarasını, üretim yılını ve üretim yerini içerir.
Omega’nın web sitesinde her kalibre numarası için ayrıntılı bir teknik özellikler listesi yer alır. Bu sayede saatin teknik özellikleri hakkında daha fazla bilgi edinmek mümkündür.
Omega saatlerinde kullanılan belli başlı kalibre numaralarındaki harfler ve anlamları şu şekildedir:
A: Hızlı ayar mekanizması
B: Saniyeli kronograf mekanizması
C: Manyetik direnç (15.000 gauss’a kadar)
D: Otomatik kurmalı mekanizma
E: Araba jantı çark sistemi (car rim)
F: Üstün hassasiyet mekanizması
G: G-Shock direnci (şoklara karşı dayanıklılık)
H: Kısmi saniyeli mekanizma
L: Tarih fonksiyonu
M: El kurmalı mekanizma
N: Gümüş veya altın kaplama hareket
P: Kozmik radyasyona dayanıklılık
Q: Kuvars mekanizma
R: Gelişmiş manyetik direnç (15.000 gauss’tan fazla)
S: El yapımı hareket
T: Turbillon mekanizması
U: Dijital mekanizma
V: Gelişmiş fonksiyonlar (örneğin GMT)
W: Altın kaplama mekanizma
X: Anti-manyetik mekanizma
Z: Zirkonyum oksit kaplama hareket
Harfler, Omega saatlerinin özelliklerini tanımlamak için kullanılan bir kodlama sistemidir. Bu harfler, kalibre numaralarının sonunda yer alır ve saatin özelliklerini belirler. Örneğin, “8500” kalibresi Co-Axial escapement teknolojisine sahipken, “8501” kalibresi aynı teknolojiye ek olarak manyetik dirence de sahiptir ve “8601” kalibresi ise tarih ve ay göstergesi ekranına sahiptir.
Referans numarasından özellik çözümleme:
Omega referans numaraları için yıllar içinde farklı sistemler kullandı. Bu yüzden bunları bir rehberde özetlemek istiyoruz. 1962’ye kadar marka AB 1234 şeklinde altı basamaklı numaralar kullandı. 1962’den sonra Omega sekiz basamaklı “MAPICS” sistemine geçti. Bu sistem 1970’te dokuz basamaklı oldu. MAPICS numaraları 1962-1970 arasında AB.123.456, 1970-1988 arasında AB.123.4567 şeklindeydi. 1988-2007 arasında Omega sekiz basamaklı SPIC (Kısa Ürün Kimlik Kodu) kullandı. Bu kod AABB.CC.DD şeklindeydi. 2007’de ise Omega referans numaralarını açıklamak için AAA.BB.CC.DD.EE.FFF şeklinde 14 basamaklı PIC (Ürün Kimlik Kodu) kullanmaya başladı.
Omega referans numaralarının genellikle birkaç ortak özelliği genellikle ilk üç basamak koleksiyon veya seriyi temsil eder. Örneğin, “311” Speedmaster koleksiyonu için kullanılır, “231” Seamaster koleksiyonu için kullanılır. Son üç basamak modelin spesifik varyasyonunu veya versiyonunu temsil eder. Örneğin, “304.30.44.52.01.001” referans numarası Omega Speedmaster Apollo 8 modelini belirtir.
Omega MAPICS Sistemi – (1970- 1988 arası)
Omega 1970’ten 1988’e kadar iki harf ve yedi rakamdan oluşan alfanümerik, dokuz haneli MAPICS kodunu kullanmıştır. MAPICS kodu aşağıdaki gibi yapılandırılmıştır: AB.123.4567.
Klasik bir Omega’nın referans numarasının başındaki iki harf, saatte kullanılan malzemeleri gösterir. İlk üç rakam, özellikler hakkında daha ayrıntılı bilgi verir ve örneğin kadın saati mi erkek saati mi olduğunu, ne tür bir hareket mekanizması kullanıldığını ve modelin suya dayanıklı olup olmadığını ve sertifikalı olup olmadığını ortaya koyar. Son dört hane ise farklı kasa, kadran ve bilezik varyasyonları hakkında bilgi vermek için kullanılır.
Omega’nın kullandığı malzemeler referans numarasında (AB.123.4567) ilk sırada yer alır ve aşağıdaki şekilde okunabilir:
Sonraki üç rakam (AB.123.4567) saatin çeşitli özelliklerini temsil eder: saat tipi, takılı mekanizma ve modelin sahip olabileceği sertifikalar.
Sondaki üç veya dört basamaklı numara (AB.123.4567), özel bir kodlama olmaksızın sadece o kol saati için benzersiz bir tanımlamadır. Omega başlangıçta üç basamaklı numaralandırma ile başlamış ve daha sonra dört basamaklı numaralandırma sistemine geçmiştir.
Kısa Ürün Kimlik Kodu – (1988’den 2007 arası)
İsviçreli üretici 1988’den 2007’ye kadar saatleri için “Kısa Ürün Kimlik Kodu” (kısaca SPIC) olarak adlandırılan PIC’in kısa bir formunu kullanmıştır. Genel olarak benzer bir format kullanan bu kod sadece sekiz haneden oluşmaktadır. Daha kısa olan SPIC aşağıdaki gibi yapılandırılmıştır: AABB.CC.DD.
AA: Model BB: Ürün çeşitliliği CC: Çevir DD: Bilezik
SPIC’nin ilk iki hanesi (AABB.CC.DD) ürün tipini belirtir. Özellikle, ilk rakam seriyi ifade ederken, ikinci rakam saat kasasının ve bileziğin malzemesini belirtir.
Ürün kodunun üçüncü ve dördüncü rakamları (AABB.CC.DD) ürün varyasyonları hakkında ayrıntılı bilgi sağlar. Ancak bunlar modele bağlıdır ve tam olarak tanımlanamaz.
Bu Omega referanslarının beşinci ve altıncı rakamları (AABB.CC.DD) kadran özelliklerini belirlemek için kullanılabilir. Beşinci rakam kadranın rengi hakkında bilgi verirken, altıncı rakam indeksler hakkında bilgi içerir.
Omega, sekiz haneli referans numarasının son iki hanesini (AABB.CC.DD) kullanarak bilezik rengini belirtir.
01: Siyah
02: Kahverengi
03: Mavi
04: Yeşil
Ürün Kimlik Kodu – 2007’den beri
Mevcut 14 haneli Omega referans numaralarının formatını daha iyi göstermek için aşağıdaki sistemi kullanalım: AAA.BB.CC.DD.EE.FFF. Referans kodlarının yorumlanması için aşağıdaki PIC kodu yardımıyla, Omega modellerini PIC’in numara kombinasyonuna göre kontrol etmek ve tanımlamak mümkündür. Kodun tek tek rakamları şu anlama gelir:
AAA: Seri
BB: Kasa malzemesi ve bilezik tipi
CC: Kasa çapı (bir sonraki ondalık basamağa yuvarlanır)
DD: Kalibre ve komplikasyonlar
EE: Çevir
FFF: Sıralı üretim numarası
PIC’i tam olarak anlamak için kodun münferit unsurlarını inceleyelim. Rolex’in referans numaralarında olduğu gibi, saat ilk rakamlara göre bir serinin parçası olarak tanımlanabilir. Omega’da bu, saat modelinin belirli serileri hakkında bilgi veren ilk üç rakamda (AAA.BB.CC.DD.EE.FFF) bulunabilir. Seriler aşağıdaki sayı kombinasyonları ile gösterilir:
123: Constellation for men
127: Constellation for women
130: Constellation Globemaster
131: Constellation Manhattan
210/ 212: Seamaster Diver 300 M
215: Seamaster Planet Ocean 600 M
220: Seamaster Aqua Terra
233: Seamaster 300
304: Speedmaster Moonwatch Moonphase
311: Speedmaster Moonwatch Co-Axial
329: Speedmaster Racing
331: Speedmaster ‘57
327: Speedmaster Mark II
424: De Ville Prestige
425: De Ville Ladymatic
428: De Ville Trésor Quartz
522: Olympic Games Collection
Sonraki iki rakam (AAA.BB.CC.DD.EE.FFF) kullanılan malzemeleri ifade eder. Bu, örneğin kasanın paslanmaz çelikten ve bileziğin altından yapılıp yapılmadığını gösterir. Referans numarasındaki bu rakam aynı zamanda değerli taşların ayarı hakkında da bilgi verir.
10-13: Stainless steel
15-18: Stainless steel trim
20-23: Stainless steel and gold
25-28: Stainless steel and gold trim
30-33: Stainless steel and other material
35-38: Stainless steel and other trim
50-53: Gold
55-58: Gold trim
60-63: Gold and other material
65-68: Gold and other trim
90-98: Other material
Üçüncü rakam kümesi (AAA.BB.CC.DD.EE.FFF), saatin kasa çapı hakkındaki bilgileri bir sonraki en yüksek ondalık basamağa yuvarlanmış olarak gösterir. Örneğin, 231.10.39.61.06.001 referans numaralı Omega Seamaster, 38,5 mm kasa ölçüsüne sahip bir Aqua Terra 150M’dir. Sayı yukarı yuvarlandığında, saatin referansının üçüncü sırasında belirtilen sayı elde edilir (39 mm).
Omega saat referans numarasının dördüncü pozisyonundaki (AAA.BB.CC.DD.EE.FFF) iki rakam daha tekniktir. Bu pozisyondaki ilk rakam mekanizma tipini (yani manuel kurmalı, otomatik veya kuvars), ikinci rakam ise komplikasyon sayısını gösterir. Bir komplikasyon, bir disk üzerinde saat, dakika, saniye ve tarihin analog gösteriminin ötesine geçen herhangi bir işlevdir. Buna ek olarak, kronograf fonksiyonu bir komplikasyon olarak kabul edilmez, çünkü bir önceki rakamda zaten açıklanmıştır.
PIC’in dördüncü pozisyonundaki ilk rakamın anlamı:
0: Mechanical
1: Mechanical chronometer
2: Mechanical, co-axial movement
3: Mechanical chronograph
4: Mechanical chronograph, chronometer
5: Mechanical chronograph, co-axial movement
6: Quartz
7: Quartz chronograph
PIC’in dördüncü konumundaki ikinci rakamın anlamı:
0-9: Komplikasyon sayısıPIC’nin beşinci rakamı (AAA.BB.CC.DD.EE.FFF) kadran tipini belirtir. Aşağıdaki numaralar aşağıdaki renklere ve malzemelere karşılık gelir:
01: Siyah
02: Gümüş
03: Mavi
04: Beyaz
05: Sedef, beyaz
06: Gri
07: Sedef
08: Şampanya
09: Fildişi
10: Diğer
11: Kırmızı
12: Sarı
13: Kahverengi
51: Siyah ve değerli taşlar
52: Gümüş ve değerli taşlar
53: Mavi ve değerli taşlar
54: Beyaz ve değerli taşlar
55: Sedef (beyaz) ve değerli taşlar
56: Gri ve değerli taşlar
57: Sedef ve değerli taşlar
58: Şampanya ve değerli taşlar
59: Fildişi ve değerli taşlar
60: Diğer ve değerli taşlar
61: Kırmızı ve değerli taşlar
62: Sarı ve değerli taşlar
63: Kahverengi ve değerli taşlar
64: Safir
99: Diğer (komple süsleme, platin, paladyum, diğer değerli malzemeler)
Altıncı ve son rakam kümesi (AAA.BB.CC.DD.EE.FFF) basitçe sıralı üretim numarasını ifade eder ve Omega tarafından keyfi olarak atanır.
Sonuç olarak, bu sistemin pratik bir örneğine bakalım. Omega referansı 311.30.42.30.01.006 hangi modeldir?
311 = Speedmaster Moon Watch
30 = Paslanmaz çelik ve diğer malzemeler
42 = 42 mm kasa çapı
30 = Mekanik kronograf, ek komplikasyon yok
01 = Siyah kadran
006 = Seri üretim numarası
Diğer semboller ve işaretler
Omega saatlerin orijinalliğini doğrulamak için bazı ipuçları bulunmaktadır. Bazı Omega modellerinde camın iç kısmına lazerle işlenmiş bir Omega logosu vardır. Bu işaret saatin orijinal olduğunu kanıtlamak için kullanılabilir. Ayrıca çoğu modelde saatin arka kapağına kazınmış bir seri numarası ve model numarası vardır. Bu numaralar orijinallik kontrolünde önemli bir rol oynar.
Gene, çoğu modelde arka kapak iç yüzünde veya kayış klipsinde Omega logosu yer alır. Ayrıca, saat ibresinin ucunda ve kadranın belirli yerlerinde bulunan luminescent malzemeler de orijinalliği doğrulamaya yardımcı olabilir. Ancak, sahte ürünler de giderek daha gelişmiş hale gelmektedir. Bu nedenle, orijinallik kontrolü yaparken detaylı bir araştırma yapmak önemlidir. En garanti yöntem ise mümkünse güvenilir bir satıcıdan ve sertifikalı bir saat satın almaktır.”
Omega ile ilgili bazı ilginç detaylar:
James Bond’un saati: James Bond filmlerinde Omega marka saatler kullanılmaktadır. 1995 yapımı Goldeneye filminde Bond, Omega Seamaster Professional 300M modelini takmıştı ve o günden bu yana Omega, James Bond karakterinin saati olarak ün kazandı
Omega’nın Ay Yüzeyi’nde: Omega Speedmaster, Ay Yüzeyi’ne çıkan ilk saat olarak bilinir. NASA tarafından onaylanmış olan bu saat, Apollo 11 görevi sırasında kullanılmıştı.
Omega ve Olimpiyatlar: Omega, 1932’den beri Yaz Olimpiyatları’nın resmi zaman tutucusudur. Ayrıca kış olimpiyatları, atletizm yarışları, yüzme yarışları ve golf turnuvaları gibi birçok spor etkinliğinin de resmi zaman tutucusudur.
Omega ve uzay yolculuğu: Omega, NASA’nın Ay’a gitmeden önce astronotlara verdiği eğitim sırasında kullanılmak üzere tasarlanmış olan bir saat serisi üretti. Bu saatler, uzay yolculuğu sırasında kullanılacak kadar dayanıklı ve hassastı.
Omega ve Unluler: Omega saatlerinin hayranları arasında George Clooney, Cindy Crawford, Elvis Presley, John F. Kennedy, Nicole Kidman ve Buzz Aldrin gibi birçok ünlü bulunmaktadır.
Omega muzayedeleri: 2007 yılında, Omega Seamaster Planet Ocean Casino Royale adlı bir saat, James Bond filmi “Casino Royale” de kullanıldığı için Christie’s müzayede evinde 250.250 dolarlık bir fiyatla satılmıştır.
Omega’nın mavi elmas: Omega, 1950’lerin sonunda bir dizi saat yapmak için doğal bir mavi elmas kullanmıştır. Bu mavi elmas, İsviçreli mücevherci Andreas von Zadora-Gerlof tarafından özel olarak seçilmiş ve işlenmiştir.
Omega’nın müzikal geçmişi: Omega, 1960’larda The Beatles, Elvis Presley ve Rolling Stones gibi ünlü müzisyenler tarafından da tercih edilmişti. Paul McCartney ve Ringo Starr, Omega saatleriyle sahne almışlardı.
Omega ve bahriyeliler: Omega, bahriyeliler tarafından da sıkça kullanılan bir markadır. Jacques Cousteau’nun araştırma ekibi, Omega Seamaster saatiyle su altında yaptıkları araştırmalar sırasında zamanı takip ediyordu.
Omega ve dünya rekorları: Omega, birçok dünya rekorunun tutulduğu spor etkinliklerinde kullanılmaktadır. Örneğin, Usain Bolt’un 100 metre koşu dünya rekoru koştuğu yarışta kullanılan zaman tutucusu, Omega
Tek bir Omega alacaksanız…
“Omega saatler arasında bir seçim yapmak kişisel tercihe bağlıdır. Ancak benim önerim Omega Speedmaster Professional Moonwatch olacaktır. Bu saat, Apollo 11 görevindeki astronotların bileğinde yer aldığı için uzay tarihinde önemli bir yere sahiptir. Ayrıca Speedmaster serisinin en ünlü modelidir. 1861 kalibre mekanizması, yüksek dayanıklılığı ve etkileyici tasarımı ile göz kamaştırıcıdır. Elbette Omega’nın diğer modelleri de oldukça iyi ve her biri kendi özel hikayesiyle birlikte gelir. Bu yüzden tercih tamamen sizin zevkinize bağlıdır.”
Son söz
“Sonuç olarak, Omega saat endüstrisinde benzersiz bir yere sahiptir. Marka inovasyon ve kaliteyi bir araya getirerek özel ürünler sunmaktadır. Omega saatleri teknik özellikleri, tasarımları ve tarihi hikayeleri ile zamanın ötesinde bir değer taşımaktadır. Eğer siz de Omega saatlerine ilgi duyuyorsanız kesinlikle bir Omega saatini koleksiyonunuza eklemelisiniz. Unutmayın, bir Omega saati sadece bir saat değil, bir yaşam tarzıdır!”
Dikkatli saat severlerin farkettiği üzere, marka bağımsız neredeyse tüm Roma Rakamı kullanan saatlerde 4 için “IV” simgesi yerine “IIII” kullanımı tercih edilmektedir. Bu garip durum biraz araştırıldığında, karşımıza bir kaç olası neden çıkmakta, biz de bunları sizler için derlemeye çalıştık;
İDDİA-1: Roma Rakamları Geçmişte Farklı (mı)ydı?
Yaklaşık olarak M.Ö. 1000 yılında antik Roma’da ortaya çıkan ve imparatorluğun çöküşünden sonra bile, (Orta Çağ sonuna kadar) Avrupa’da sayıları yazmanın yaygın şekli olan Roma rakamlarının hepimizce bilinen akışı I, II, III, IV, V, VI, VII, VIII, IX, X, XI, XII vb. şeklinde. Her ne kadar günümüzde 4’ün “IV” simgesiyle gösterimi müspet bir doğru olarak kabul edilse de, Roma rakamlarının orijinal ve en eski halinin bugün bildiklerimizden biraz farklı olduğuna dair bazı görüşler var. İddiaya göre, ilk dönemlerde 9 için VIIII (IX yerine) ve 4 için IIII (IV yerine) kullanıldığı ancak bu iki rakamı ifade etmenin sorunlu olması neydeniyle (III ve VIII ile kolayca karıştırılabiliyorlardı) Roma rakam sisteminin orijinal eklemeli gösterim yerine, bugün aşina olduğumuz çıkarmalı gösterime evrildiği yönünde..
Avrupa’da ilk mekanik saatlerin 13. yüzyılda yani Roma rakamlarının hala kullanımda olduğu bir dönemde üretildiği düşünüldüğünde, eski saatlerin çoğunun kadranlarında bu tür Roma rakamları bulunması ve zamanla bunun bir geleneğe dönüşmesi ihtimali iddiayi güçlendiren bir diğer unsur. Fakat Roma döneminden kalan pek çok eserde her iki şekilde de gösterime rastlamak iddianın temellerimi bir miktar sarsıyor gibi..
İDDİA-2: Sebep JÜPİTER’e Karşı Suç İşleme Korkusu Olabilir mi?
Her ne kadar Romalılar mekanik saatler dönemine ulaşamamış olsalar da, eski Babil astronomisinden (MÖ 1500 civarında) gölge boyu/konumu ile ölçüme dayanan güneş saatini biliyor ve kullanıyorlardı. (Günümüze kadar ulaşan bazı antika güneş saatlerinde Roma rakamları mevcuttur, çoğunluğunda 4 yerine IV simgesi kullanılmış olsa da bazılarında IIII şeklinde gösterim mevcuttur…)
İddiaya göre 4 için IIII simgesinin o dönemde kullanılmasının nedenlerinden biri Roma mitolojisi ve toplumsal bir korku ile açıklanabilir. Roma’nın en yüce tanrısı, gökyüzü, gök gürültüsü tanrısı ve Antik Romanın tüm tanrıların kralı olarak da kabul edilen Jüpiter’di. Jüpiter Latince’de IVPPITER olarak yazılmakta, Tanrılarla uğraşılmayacağı için Romalılar bu en güçlü tanrının ismini/simgesini güneş saatlerine kazımaktan çekinip, IIII simgesini, hatalı olsa da IV’e tercih etmiş olabililer. Her ne kadar güneş saatleri, modern saatlerin ortaya çıkmasıyla birlikte artık günümüzde sık kullanılmasa da IIII kullanımı bir gelenek olarak devam etmiş olabilir.
Bu hikayenin bir başka versiyonu ise IV simgesinin elinde mızrak tutan Şeytan figürüne benzetildiği (korku ve uğursuzluk getiren) için pek tercih edilmediği yönünde. Ayrıca hikayenin Fransız kralı XIV. Louis’e atfedilmiş bir versiyonu da internet ortamında dolaşmakta (Louis le Grand -Louis the Great veya Le Roi Soleil (The Sun King) diye de bilinir.) İddia odur ki, kibirli kral adını anımsatan bir ünvanın saat gibi sıradan bir eşya üzerine basılması konusunda çok hassasmış…
İDDİA-3: Simetri, Estetik, Görsel Denge..
Son olası açıklama <ki içlerinde belki de en akla yatkın olanı>. Kadranda IV yerine IIII kullanılmasının ana nedeninin iyi bir görsel denge ve estetik kaygılar olduğu yönünde. Zira kadran üzerinde ifade edilem12 saatin Roma rakamları ile gösteriminde IIII tercih edilmesi durumunda her 3 simge türü (I – V – X) 4’lü grup oluşturacak şekilde dengeli dağılmaktadır (I, II, III, IIII —V, VI, VII, VIII — IX, X, XI, XII) Oysa bu gösterimde IV simgesi kullanılsaydı dağılım 4-4-4 yerine 3-5-4 gibi asimetrik bir dağılım olacaktı ve harmoni bozulacakti (I, II, III – IV, V, VI, VII, VIII — IX, X, XI, XII).
Gerçekten kadranı 12-6 ekseninde ikiye böldüğümüzde, kadranda karşılıklı olarak yer alan 8 ve 4’in IIII ve VIII şeklinde gösteriminin IV ve VIII den daha simetrik ve estetik olduğu aşikardır..
Sözün özü;
“IIII” gibi hatalı bir gösterimin neden hayatımıza girdiğine dair kesin bir cevap olmasa da, belki geleneklerden, belki pratik nedenlerden ya da estetik kaygılardan dolayı saatçilik endüstrisi bugün bile hala Roma rakamları içeren kadranlarda 4 için IIII kullanmayı tercih etmekte…
…elbette, kuralın istisnaları da mevcuttur (Bkz: BigBen) ama hepimizin bildiği üzere istisnalar kaideyi bozmaz.
Saatlerin, sadece zamanı ölçen basit aletler değil, aynı zamanda mühendislik ve estetik harikaları olduğuna inanıyoruz, bu eşsiz dünyayı meraklı bir gözle keşfederken öğrenme sürecimizi de sizlerle paylaşacağımız bir hobi blogu hazırladık. Umarım beğenirsiniz.